Sunday, January 17, 2010

Oznel Dusunce ya da Nesnellik diye birsey var midir?

-Uzun zamandir uzerine dusundugum ve bir turlu icinden cikamadigim bir problemi size sormaya karar verdim. Aslinda soru basit: Neden herkes kendi dusuncesini hakli goruyor? Bir baska deyisle, neden bir turlu anlasamiyoruz?

- Bu dusunce aklima gecen aylarda takildi. Banu'yla farkli ulke insanlari arasinda ki ahlak anlayisi farkliliklari uzerine konusurken farkettim ki, Bati ahlak anlayisini cok ciddi sekilde elestiriyor, nasil olup da herseyi gozler onunde yasayabildiklerine bir turlu anlam veremiyorduk. Tabi ayni anda da kendimizi ciddi sekilde ustun bir ahlak anlayisinin parcasi hissediyorduk. Insan boyle durumlarda kesinlikle kendi dusuncesinin dogrulugundan bir an bile kusku duymuyor. Bizde bu hastaliga kurban gidiyoruk iste. Ama bizim hakli oldugumuza kim karar veriyor? Ornegin, bizim cok normal kabul ettigimiz bircok sey tutucu insanlara gore dunyanin en ahlaksiz seyleri degil mi? (denize girerken birazda olsa ciplakligi kabul ediyor olmamiz ya da kadinlarin basinin acik olmasini savunuyor olmamiz gibi)?

- Kabul etmemiz gereken sey su: Biz sadece kendimize ve bizim dusunce tarzimiza sahip insanlara gore hakliyiz ve geri kalan herkese gore de haksisiz. Bunu problem olarak gormeyebiliriz. Diyebiliriz ki herkes kendine gore haklidir ve kendi hayatini yasar (bunu nasil uygulayabilecegimizi birazdan tartisalim). Ama ortada hala bir problem var. Insanlar toplumu yonetirken ortak kararlar verirler ve bu kararlar verilirken herkes kendi hakliligini kanitlamaya calisir. Eger evrensel bir hakemden yoksunsak, kimin hakli olduguna nasil karar verecegiz? Eger ben hicbir zaman nesnel olarak hakli degilsem herkesi elestirme hakkini kendimde nasil goruyorum? Nasil oluyor da uzun uzun kendi insanimi hakli goren ve baskalarini haksiz gosteren-elestiren yazilar yazabiliyorum, ya da ahlak anlayislarini yargilayabiliyorum?

- Ahlak anlayisi ancak insan ustu bir varlik tarafindan dikte edildigi zaman nesnellesiyor. Ama problem burada da ortadan kaybolmuyor. Eger elimizde iki kutsal kitap ve iki 'nesnel' ahlak anlayisi varsa (ki var) hangisinin mesru olduguna karar vermemiz icin yine evrensel bir hakeme ihtiyac duyuyoruz. Ortaya cikan butun bu kavga bana gore burada olusuyor. Bunun en yakin ornegini Turkiye'de gazetelerin (sanirim) Nepal'de bir hayvan kurban toreni haberinde gordum. Okuyucular yorumlarinda, binlerce hayvanin olduruldugu bu toreni (hakli olarak) vahset olarak goruyorlardi. Bu da bana, Hristiyanlarin Musluman kurban bayramini nasil yine 'vahset' olarak gorduklerini hatirlatti. Peki, bu iki farkli din rituelinden hangisi normal ve hangisi vahset? Buna bir cevap verilebilecegine inanmiyorum.

-Eger insanlar hicbir zaman esasta hakli olamayacaklarini kabul ederlerse, kendi dusunce ve ahlak yapilarinin, tek dogru ve nesnel dusunce ve ahlak yapisi olmadigini farkedebilirlerse, baskalarini degistirmeye ve kendi dogrularini baskalarina zorlamaktan vazgececeklerine inaniyorum. Bunu hicbir zaman reelde gorme firsatina sahip olmadik. Bunun bir nedeni de insan dogasinin bir metabilinc (demek istedigim bir ust bilinc duzeyi, herseyi yukaridan gorebilme) duzeyine ulasabilmek icin kendini gercekten zorlamaya ihtiyac duymasi.

- Simdi gelelim benim paradoksuma: Eger herkesin ahlak ve dusunce yapisi oznelse ve kimse nesnel duzeye ulasamiyorsa, kimsenin bir baskasinin dusuncesini yargilama hakki olmamali. Bunu soyledigim anda da butun bu yazi boyunca ilk kez nesnel bir onermede bulunuyorum (kimse hakli olamaz). Ama bu onermenin yine benim oznel gercekligimin bir parcasi oldugu gerceginden kurtulamiyorum. Henuz ortaya attigim muthis nesnel onerme bir anda yok oldu haha!

- Yine de tum bu paradoks, benim uygulamada insanlarin birbirinin fikrine saygi duymalarina inanmami engellemiyor. Ben insanlarin biriyle tartisirken bir kere olsun kendilerinin de yanlis olabilecegini dusunmeleri gerektigine inaniyorum. Insanlar hele ki politika, din gibi hassas konulari tartisirken tum dusunduklerinin aslinda yetistikleri yerin takintilariyla hareket ettiklerini unutmamalilar (ve benim yaptmadigim gibi -mali -meli gibi kelimeleri daha az kullanmalilar, yine paradoksa girdim).

- Tabi ki hic birseyi yine cozemedim. Sanirim benim inandigim sey de bu: Insanlar siddete bu yuzden ihtiyac duyar. Eger kimse nesnel olarak hakli degilse, temelde pratik sorunlari cozen tek kural guclu olanin kazanmasidir. Ama demokrasi icin umut verici olan sey de su: biz birbirimizi ikna edip, sansimiz varken uzlasabilirsek, siddete olan ihtiyacimizi erteleyebilir hatta gorsel olarak ortadan kaldirabiliriz (ya da kaldirabilir miyiz?).

- Bu konuda sikilana kadar dusunmeye devam edecegim, eger bu paradoksta bir catlak bulablirsem haber veririm.

NOT: Tabi ki bu konu icin en uygun resim benim bu yazdiklarimi yillar once cozmus olan Orhan Gencebay'in resmi.

2 comments:

  1. eğer ben 'haklı'ysam o değildir. çünkü ben 'haklı' olduğum sonucuna düşünerek varıyorum, inatla değil, dogmayla değil. benim için mesele daha basit yani. o da mı öyle o zaman kimin düşüncesi uygulanacak? uzlaşmaya inanmıyorum ben. çok azdır başka birinin benim düşüncemi değiştirdiği. ama dingin bir yaşam için bazen benim bazen de onun dedikleri olacak. buna nasıl mı karar verilecek her anlamda daha güçlü olanın dediği olur.( bu güç niteliksel ya da niceliksel olabilir) karmaşa olmasın diye güçlü olan bazen diğerlerinin düşüncesini uyhguluyor-muş gibi yapar. örneğin evde mutfakta benden başka söz hakkı olan yok, evin diğer bölümlerinde her zaman fikrini sorarım ama ( yusufun) evi terk etmesine engel olacak kadar özgürlük veririm. ve güçlü olan ben olduğum için bu işleyiş çok hoşuma gidiyo:)ben öyle benim gibi düşünmeyenlerin düşüncelerine saygı filan da duymuyorum doğrudan saçmaladıklarını söylüyorum bana böyle yaptıklarında da kızmıyorum zavallı olduklarını ne yazık ki benim gibi üst bilince asla sahip olamayacaklarını düşünüyorum ama şiddete başvurmuyorum çünkü onların da benim için aynı şeyleri düşündüklerini biliyorum ve dünyanın bu işleyişi hoşuma gidiyor, hiç sıkılmıyorum. aksine kendilerine uyumlu denen insanları çok sıkıcı buluyorum.şiddet ve diğer olumsuz şeylere gelince o tamamen senin alanın derse geç kalıyorum eyvah! canım:)

    ReplyDelete
  2. Bunu uzun uzun yuzyuze gorusunce tartisiriz ama bana da uyumlu olmak gerekiyor biraz gibi geliyor. Bir yandanda sana katiliyorum. Uyumlu olmayan insanlar gerilime ve gelisime yol aciyorlar. Ama cok da uyumlu insan arada kayniyor gibi...

    ReplyDelete