Friday, January 22, 2010

Politik Insan

- Yine bir onceki postuma referans vererek baslayayim. Evet, dogrudur ki insanlarin politik olmalari gerektigini dusunuyorum. Bence herkes dunyada ulkede neler olup bittiginden haberdar olmali ve ustune dusunmeli.

- Surada ikilem basliyor benim icin: gercek bir aktivist olup hayatimizi dunyanin iyiligine adayan birer idealist mi olmali yoksa herseyden vazgecip kendi kisisel dunyamizla mi ilgilenmeli? Bu daha cok kisisel bir soru. Ama benim icin bu soru onemli cunku bazen olan bitene cok sinirlendigim zaman birakip herseyi gercekten birseyler yapmam gerekiyor gibi hissediyorum. Yani sicak yatagimda kucagimda laptop saga sola ahkam kesmek gibi degil gercekten birseyler yapmak... Zizek'in izledigim (youtube) bir konusmasinda bir fikra anlatiyordu (fikrayi edep sinirlarinin disinda olmasi nedeniyle tamamini sansurluyorum). Fikranin ana fikri tatlisu solcularinin ya da sosyal-demokratlarin nasil kendi kendini kandirdigiydi. Gercektende benim durumum da bu. Birseyleri degistirmek cok istiyorum, herhangi birseye katkim olsun cok istiyorum bu yuzdende bu blogu yaziyorum ve bir yararim oldugunu dusunuyorum. Zizek'in edepsiz fikrasi ne zaman aklima gelse bu kendini tatmin halinden utanc duyup tamamen pasifist olmaya karar veriyorum bir kac gun icinde de yine "birsey yapmali" moduma geri donuyorum.

- (tekrar) Gercektende insan birsey yapmali cunku insan dogasinin nasilsa bir parcasi adalet duygusu. Adaletsizlikler karsisinda bazilarimiz sinirine engel olamiyor (mesela ben). Bu adalet duygusunun onune gecebilecek belkide tek duygu bencillik. Bencil insan gercektende kendinin ya da kendi grubunun (ailesinin, hemsehrisinin, ya da milletinin) cikarlari soz konusu oldugunda adalet duygusunu cok kolay terkedebiliyor. Biz kendi kendini kandirmayi cok iyi bilen yaratiklariz. Biz, ozellikle de dogulular, ailemiz soz konusu oldugunda tum ilkelerimizi bir kenara birakabiliriz (oyle olmali ya da olmamali demiyorum). Adalet duygusunu kaybettigimizde de geriye dusunecek hicbirsey kalmiyor cunku (iki post geriye sariyorum) "biz her zaman hakliyiz".

- Tekrar kisisel durumuma geri gelirsem, benim bugunku sorum su: ben adalet icin kendi hayatimdan ne kadar feda edebilirim? Bir cok insan tum hayatlarini feda ettigini dusunursek o insanlar gibi tamamiyle ozel hayatimdan siyrilmis bir "ozgurluk savascisi" olamayacagimi bende biliyorum. Kariyerimi belki ama ailemi asla geride birakip dunyanin herhangi bir yerinde hic tanimadigim insanlari kurtarmaya gitmeyecek kadarda aile-benciliyim. O zaman yapabilecegim tek sey orda burda insanlarin dunyada olan bitenle ilgili bilinclenmesini saglamaya calismak. Kisacasi kisisel politik tatminime devam etmek.

- Insanlarin politiklesmesininde sinirlari olmali. Bolsevik devriminden sonra halkin surekli calisan birer politik robot haline getirilmesinin tamamen ruhsuz, tolaranssiz ve kisisellikten yoksun hayatlar ortaya cikardigini dusunursek yuzde yuz politik hale gelmenin cok da saglikli olabilecegini dusunmuyorum. Sonra duruyorum dusunuyorum ve diyorum ki "ya ama birsey yapmali" hahaha! Ne kadar garip hayat hep bir ikilem.

No comments:

Post a Comment