Thursday, February 11, 2010

Ideoloji

-Dun izledigim Amerikan yapimi "Sosyalizm'in Yukselisi ve Cokusu" isimli belgeselin ana fikri suydu: Sosyalist, Komunistler ve hatta Sosyal-Demokratlar'in amaci kendi kategorilerine gore birden ya da uzun vadede Komunist Utopya'yi gerceklestirmekti. Bunun icin temel aldiklari guc ise iscilerden cok endustri devriminden sonra iscilerin icinde bulundugu kotu kosullardi. Sonucta bu kosullar kapitalist ulkelerde duzeldi ve Sosyalizm en onemli motivasyonunu ve sonunda da bir donem dunya nufusunun yuzde 65'i uzerinde kurdugu egemenligini kaybetti. Bu cokusun bir baska onemli nedeni de Komunist Rusya, Cin ve ya Kambocya gibi bircok ulkede rejimin kendine uygun bireyler yaratmak adina dogaya karsi gelmeleriydi. Bir baska deyisle bu rejimler insanlarin icinden bencillik, hirs ve birey olma gibi 'dogal' olgulari sokup atmaya insanlara kendilerinden cok rejimi ve toplumu sevdirmeye calisip basarili olamadilar.

- Belgeslin sonunda sunucu, yapimin ana fikri baslikli konusmasini yaparken ozetle sunlari diyordu: "Sonunda sol utopya deneyi basarisizlikla sonuclandi ve Amerika gibi kapitalist ulkeler refaha kovusurken komunist blok ve sosyal-demokrat yonetimler coktuler. Bunun nedeni komuniszmin tersine Amerikan kapitalizminin insani degistirmeye calismadan oldugu gibi kabul etmesiydi."

- ???

- Her ideolojinin amaci insani yonetimi altinda ki insani o ve ya bu sekilde degistirmektir. Bu degisimin iki parametresi vardir. Insanlari ne olcude degistireceksiniz? Daha insancil olarak gordugum Demokrat, Sosyal Demokrat yonetimler insanlari asgari olcude degistirmeye calisirlarken (ornegin bir daha ki secimde kendilerine oy vermelerini saglamak gibi), kapitalist ve komunist rejimler bireyi tamamen degistirmeye amaclar. Komunist rejimler insanlari birey olmaktan soyutlamaya calisirken, kapitalist rejimler bireyi toplumdan soyutlamaya calisirlar. Ikinci parametre bu degisimin ne kadar bariz oldugudur. Iste seyrettigim belgeselin ve belkide genel olarak bircok kapitalistin atladigi nokta da budur. Kapitalistler, komunistlerin bireyi degistirmeye calistigi konusunda haklidirlar cunku komunistler bunu cok bariz ve hizli bir sekilde yapma egilimindedirler (ya da oyleydiler). Ama goremedikleri nokta kapitalistlerin bu degisimi hic hissettirmeden yaptigi ve butun basarilarinin burda gizli oldugudur.

- Gercekten de buyuk sirketler-hukumet-medya ucgeni insanlarin neyi istediklerine ve istedikleri seyi elde etmek icin ne yapmalari gerektigine karar verirler ve en onemli nokta sudur, bunu oyle basariyla yaparlarki birey bunu kendi karari sanir. Iste bence kapitalizmin en buyuk basarisi budur. Amerika'da insanlar bu sistemi o kadar benimsemislerdir ki kendilerini ozgur ve bilincli sanirlar.

- Burdan belgeselin sonunda ki yasli amcaya sesleniyorum "sizin dunya uzerinde ki basarinizin bir ayagi ekonomi-ordu-teknolojiyse digeri Hollywood'dur. Cunku Hollywood o kadar basarili ki 2010 yili itibariyle dunyada herkes kendini Amerika'da yasiyor saniyor."

Not: Bunun disinda komunizmin insan dogasini hice saydigi ve kapitalizmin insan dogasinin en buyuk zaafi olan acgozlulukten doyasiya yararlandigi hakkinda ayri birseyler yazarim.

Saturday, February 6, 2010

Tufek, mikrop, celik ve cokus...


- Gectigimiz gun daha onceden kitabini okudugum Jared diamond'un Tufek, Mikrop, ve Celik'inin National Geographic belgeselini izliyordum (siz de Ingilizce versiyonunu su linkten izleyebilirsiniz: http://topdocumentaryfilms.com/guns-germs-and-steel/). Kitabin ana sorusu cok basit ve ilginc: Neden bazi toplumlar antik Misir, Yunan, Roma ya da modern Bati gibi buyuk uygarliklar kurarlarken Yeni Gine ya da Afrika yerlileri gibi diger toplumlar bu uygarliklarin cok gerisinde kaldilar?

- Bu zor soruya Diamond'in cevabinin cevre ile ilgili olan kismi soyle: Butun buyuk uygarliklar Mezapotamya ve Akdeniz'de kurulmasinin nedeni bu bolgelerin hayvan ve tahil evcillesmesi bakimindan Afrika ve Avustralya gibi yerlerden cok daha sansli olmasi. Mezapotamya'da arpa ve bugday gibi protein bakimindan cok yuksek (besleyici) urunler ya da keci, koyun ve sigir gibi hayvanlar yetisir ve insanlar tarafindan evcillestirilirken bu urunler Avustralya, Amerika, Sahra colu Guneyinde kalan Afrika'nin bolgesel urunleri degillerdi. Ayrica Avrasyada'ki at ve sigir gibi tarimda is gucu olarak kullanabilenecek hayvanlarin tersine Avustralya, Amerika ve Afrika'da sadece domuz ve lama evcillestirilmisti ve bu hayvanlar is gucu olarak taridma hicbir onemleri yoktu.

- Bu faktorlerin varligi tarim ve hayvanciligin gelisimine ve uretim fazlasina sonucunda da yiyecek yetistirmekten farkli isler yapan uzman kisilerin ortaya cikmasina neden olacakti. Toplumlarda ki bu uzmanlar, politikacilar, din adamlari, ya da bilim adamlari buyuk uygarliklarin ortaya cikmasini sagladi.

- Tabi bu hikayenin ilk kismi. Bu avantajli Avrasya toplumlari bircok uygarlik kursalarda bu uygarliklardan hicbiri sonsuza kadar yasamadi. Hikayenin bu ikinci kismini da Diamond 2005 yilinda cikan "Collapse" (cokus) kitabiyla yanitliyor. Bu kitabin sordugu soruda su: bu uygarliklarin cokus nedenleri neydi?

- Ilk kisimda belirttigim gibi tarim ve hayvancilikta ilerlemis toplumlar buyuk nufuslari doyurabildikleri icin ilerleyebilmislerdir. Ama devasa tolumlarin devasa kaynaklara ihtiyaci vardir. Ve insan doganin kaynaklari uzerinde ne kadar hak iddia ederlerse etsinler kullandiklarini yerine koymazlarsa bu kaynaklar tukenmeye mahkumdur. Iste buyuk Orta Dogu halklari boyle kayboldular. Orta Dogu halklari petrolu saymassak kullanilmis ve tuketilmis bir dogayi miras almis durumdalar. Avrupa kendi tukenmis kaynaklarini Afrika, Amerika ve Avustralya'da yenilirken Orta Dogu'da ulkeler 1. Dunya ulkelerinden 3. Dunya ulkelerine dustuler.

- Bu da aslinda benim baska bir soruma cevap veriyor. Bugunun yuksek uygarlik seviyesi Bati'yi nasil bir son bekliyor? Bu konuda ben Diamond'in teorisinin dogru oldugunu dusunuyorum. Dunyanin dominant uygarligi eger cevre sorunlariyla ilgili birsey yapmaya baslamazlarsa sonlari ve ne yazik ki onlarla birlikte geri kalan butun dunyanin sonu buyuk cevresel felaketler sonucu batmis diger uygarliklardan farkli olmayacak.

- Diger buyuk problemde su, toplumlar iki buyuk iluzyona kendilerini cok cabuk kaptiriyorlar: dogayi kontrol ettikleri ve sonsuza kadar yasayacaklari. Amerika bugun ikisini de doyasiya yasiyor.



Monday, February 1, 2010

CHP sol mu?

- CHP'yle ilgili dusunduklerim eminim kimseyi mutlu etmeyecek ama acik konusayim ben artik CHP'nin "sol" hicbir yerini goremiyorum. CHP'nin sosyalist ve ya komunist olup olmadigini tartismamiza gerek yok heralde o zaman geriye tek bir ihtimal kaliyor o da CHP'nin sosyal demokrat olma ihtimali. Ihtimali diyorum cunku buna da pek inanmiyorum. Yakin cevremde bircok insan son secimlerde CHP'ye oy verdi. Bunlardan hic azimsanmayacak sayida bir bolumununde (neredeyse hepsi) oylarinin yonunu "baska kime vereyim ki?" ya da "AK Parti'dense..." mantigiyla belirlendi. Bunlar kimsenin ilk defa duysdugu seyler degil tabi. Benim burda ki orjinal sayilabilecek fikrim su. Ben artik CHP'yi de AK Parti'ye yeg tutulabilecek bir parti olarak goremiyorum. Neden?

- Oncelikli nedenimin biraz once bahsettigim gibi CHP'yi birakin sol ya da merkez sol, Demokrat ya da liberal (bizim kullandigimiz ekonomik anlamiyla degilde Amerikalilarin kullandigi ve az cok "tutucu" olmanin kavramsal zitti olabilecek anlamiyla) bile gormuyorum. Bunun baslica nedeni CHP'nin kendi icinde bir diktatorluge donusmus olmasi. Soyle dusunun ki Baykal'a karsi bir aday ciktiginda (Mustafa SArigul'un populist yaklasimindan da hic hoslanmadigimi belirteyim) bu iktidar mucadelesi hicbir sekilde demokratik bir platformda devam edemedi. Surekli ihraclar, ayrilmalar sunlar bunlar ortaya cikti. O acidan benim icin CHP ic yonetimi anlaminda demokrasiyi kesinlikle sindirememis bir parti.

- Ikinci nedenim ise su: CHP'nin muhalefet partisi olmayi cok benimsemis olmasi. Daha aciklik getirmek gerekirse benim gordugum kadariyla CHP'nin ic dis butun politikalari AK Parti'ye karsi cikmak, kotulemek uzerine kurulmus. Muhalefet partisini muhalefet yapmasi gerektigini savunabilirsiniz ama sadece muhalefet uzerine bir siyasi hareket yapici olmaktan tamamen uzaktir.

- CHP ile ucuncu problemim Ataturk'un ilkelerinden bazilarini cok benimserken bazilarini pekte fazla sahiplenmiyor olmasi. Sunu oncelikle belirteyim benim problemim bir siyasi olusumun Ataturk'un ilkelerini benimseyip benimsememesi degil, CHP'nin bir merkez sag parti olabilmek adina kendi geleneklerini hice sayiyor olmasi. Ornegin CHP'nin Devletcilik, Halkcilik, ya da Devrimcilik ilkeleriyle ilgili hicbir tasarrufu olmamasina ragmen Milliyetcilik (Ataturk milliyetciligi) ilkesine gururla sahip cikiyor olmasi gibi.

- CHP'ye son ve en ciddi elestrimse, hem partinin hem de parti tabaninin "orducu" olmasi. Turk Solu gibi "CHP solcusu" ya da "milliyetci-solcu" bir derginin de surekli bir soylem haline getirdigi gibi CHP (bundan sonra hem parti hem taban anlaminda) basi ne zaman sikissa "ordu goreve" turkuleri tutturmakta. Mesela ne zaman bir Kurt-Turk polemigi ya da Laik-Dinci catismasi olussa CHP cikisi ordunun gelip herseyi sifirlamasinda goruyor. Bunu bazi kesimler dile getirse de bir cok CHP'li de icten ice "en kotu ihtimalle ordu hala yerinde" seklinde dusunmekte. bu yazimin ana fikri cok basit: bu militarist/zorba tavir halkin iradesini hice saydigi icin kesinlikle anti-demokratikdir!

- Tarihe baktigimiz zaman sunu goruruz Rus devrimi, Fransiz devrimi gibi devrimler halkin kendi kaderlerini kendileri belirledikleri anlardir. Bu su anlama gelir, halk degisimi talep etmistir. Simdi daha tartismali bir iki sey soyleyecegim. Bu talep hakli olarak cok gurur duydugumuz Turk Devriminde sadece kismen vardir. Halk gercektende Kurtulus Savasi sirasinda kaderlerini kendi ellerine almislardir. Fakat ayni sey Laiklik ve Halifeligin kaldirilmasi, Saltanatin kaldirilmasi ve Cumhuriyetin ilani, Tekke ve Zaviyelerin kapatilmasi, Kadinlara secme ve secilme hakki verilmesi, ya da Sapka ve Kiyafet Devrimleri icinde soylenebilir mi? Bir baska deyisle halk gercekten bu kokten degisiklikleri talep etmis midir? Benim icin cevap acik ve bu cevabi Turk halki Cumhuriyet tarihinde defalarca vermis ve vermeye devam etmektedir. Cok partili doneme gecilmesinin ardindan CHP 1950, 1954, 1965, 1969, 1995, 2002, 2007 (vesaire vesaire) (Ecevit donemi ve 1950 oncesi Ismet Inonu'nun ilk secimi 1946 haric) tum bu secimlerde acikca dinci Refah Parti'si dahil olmak uzere CHP, Ataturk'un partisi, rakibine kaybetmistir. Acikcasi bu sunu gosteriyor ki devrim bu halkin cok buyuk bir kismina hic ulasmamistir.

- O zaman soru su: CHP bunu kabullenip kendini degistirmeye ve ne anlatmak istiyorsa herkese ulasmasina mi ugras vermektedir? Bir baska deyisle tepeden inme devrimi tabana benimsetmeye mi calismaktadir? Cevap hayir. CHP'nin malesef yaptigi tepeden inme goruldugu icin bazi kesimlerce hic benimsenmemis ilkeleri daha da bozarak ordu ve darbe tehdidiyle insanlarin bogazindan asagi itmektir.

- Iste bu yuzden ben de "bir gun Iran olur muyuz?" korkusu tasiyorum. AKP'nin sinsi gordugum karakterinden degil karsisinda bizi kurtarmasini bekledigimiz gorusun demoktarik olmayan ve insanlari kiskirtan yapisindan...